Jorge Luis Borges, bu kere kadim inanışlardan kâbuslara, efsanelerden yazılı edebiyata, tarihten müziğe, cinnetten tutkuya birçok durağa uğrayan iki uzun ve destansı seyahatte rehberimiz oluyor.
Dünyasının kapısını dinleyenler için araladığı konuşmalarını derleyen Yedi Gece ve birinci kere Türkçede yayınlanan Tango, Can Modern’de
Tango
Tango daha evvel de gördüğümüz üzere milongayla başlamış, milongadan doğmuş, başlarda yavuz ve memnun bir dansmış. Sonradan tangonun takati kesilmiş ve hüzünlenmiş, hatta Ernesto Sabato’nun yakın vakitte çıkardığı bir kitapta, Tango, dansı yapılan hüzünlü bir fikirdir, üzere bir laf dahi geçiyor.
Sayfa: 120
Yedi Gece
Sayfa: 152
“Neden direkt metinleri incelemiyorsunuz? Şayet metinler hoşunuza giderlerse ne âlâ; şayet hoşunuza gitmezlerse onları çabucak bırakın, çünkü zoraki okuma kadar saçma bir aksiyon olamaz, onun yerine zoraki memnunluktan bahsetmeyi yeğlerim. Bence şiir hissedilen bir şey ve şayet siz şiiri hissetmiyorsanız, şayet hoşluk hissiniz yoksa, şayet bir hikaye sizde daha sonra ne olacağını bilme isteği uyandırmıyorsa, müellif onu sizin için yazmamıştır. Onu bir kenara bırakın, edebiyat dikkatinize layık olan ya da olmayan, yarın okuyacağınız öteki bir muharriri size sunacak kadar zengindir.”